Yazmak

Yazmak

yazmak

 

                   Hadi bir şeyler yazalım diye masanın başına oturulmaz! Bu yazma işi ne kadar efsunlu bir olaydır ki,  aklında milyonlarca kelime varken (Tamam hadi binlerce olsun) bunlardan üçüzünü bir araya getirip bir anlam haline getiremez ki insan? Durum böyle olancada küçük bir çocuğun ilk kelime dağarcığına sahip olmak ister insan “anne” yazacak kadar yazmak ister bazen insan. Peki, nedir bu insanın yazma isteği?

                   Yazmak insan için bir haykırıştır. Şiir kitabındaki aşk sözcüğü de, bakkal duvarındaki domates yazısı da. Yazmak ben buradayım demektir adeta. Domatesin fiyatını yazarken de, aşkın tarifini yaparken de. Domatesinde, aşkında anlamı yazan için pek farkı yoktur aslında, burada bu vardır demektir adeta. Peki, nedir insanın bu yazma yeteneği?

                   İnsanlar ilk kelimelerini çiviyle tasa dökerken ne hissettikleri umurumda değil. İnsanlar günümüzde, cağın değişimindeki farklılıkları atmak adına yazıyor. Sanayi devrimi, bireyleri topluluk yaparken, bilgi devrim toplulukları birey yapma çabasında. İnsanlar bu geçişimi yaşarken kendi hissettikleri yalnızlıkları, Yazıya dökmekle eski toplumsal kültürünü yaşatmanın da çabası içerisine giriyor. Bunun, en büyük örneği de şuan okumuş olduğunuz bu ve benzeri blog sayfalarıdır. Ülkemizde çok yaygın olmasa da inanın birçok insanın pek kullanmadığı bloğu mevcut ki; açma fikrinde olanları saymıyorum. İşte konumuzda bu bence insan neden binlerce kelimeyle dolu iken, eğitim hayati boyunca öğretilen dil bilgileriyle hayatlarını çizerken neden kelimeleri yan yana getirip bir tema oluşturamaz ki?

                   Her kelimenin kendine ait mistik bir yani vardır. Bazı yaşanmışlıklar tek kelimeyle nasıl açıklanır ise “Bitti” gibi bazı olayları açıklamaya gördüğünüz gibi paragraflar yetmemekte. Size bunu açıklarken, bildiğiniz kilise laflardan pek bahsetmeyeceğim(Kitap okuma oranı vs.). İnsanların asil yazamama yetenekleri, kendilerini yazdıkları kelimelere yönelik soyutlayamamalarıdır bence. Bir sair düşünün, yazdığı en güzel ask şiirinin bir dizesini ele alalım;

Bir sevgiyi anlamak
Bir yaşamı harcamaktır
Harcayacaksın

Özdemir Asaf

                   Hangi yaşanmayan bir his, duygu yada olay Asaf’a harcayacaksın kelimesini kullandırabilirdi ki? İşte yazmak yaşamaktır. Hangi yaşanmamışlıklar bize anlamlı bir metin verebilir ki bize? Dersler, projeler, isler vs. Ne kadar beğenmesekte arabesk rap denilen gerçekte bile acı fışkıran kelimeler yok değil. Ben insanoğlunun bir ferdi olarak bunu ilk blog denemelerimde yazdım yani yaşadım. Size de iyi yazmalar=yaşamalar.